
SAYI 1 (MART 1979)
TAKSAVArşiv
SAYI 2 (MAYIS 1979)
TAKSAVArşiv1970’li yılların ikinci yarısında ülkemizdeki işçi sınıfı mücadelesinin karşı karşıya bulunduğu en önemli sorunlardan birisi, birbirinden bağımsız, çoğunlukla kendiliğinden nitelikte ve bütünlüklü bir mücadele çizgisinden uzak yapısıdır. O dönemde sendikaların içinde bulundukları durum ve sendika yönetimlerine egemen olan yapıların tutumları işçi mücadelesinin bütünlüğünü sağlamayı güçleştirmektedir.
Devrimci Yol kadroları tarafından yayınlanmaya başlayan İşçilerin Sesi esas olarak işçi sınıfı hareketinin bütünlüğünü sağlamayı, mücadelenin içindeki sorunları aşmayı hedeflemiştir. Mart ve Mayıs 1979 tarihlerinde sadece 2 sayı olarak çıkan İşçilerin Sesi, Devrimci Yol’un o dönemde emek hareketine ve sendikal mücadeleye bakışını ortaya koymak bakımından önemli bir kaynak niteliğindedir.
Derginin ilk sayısında yer alan Çıkarken yazısı, derginin temel hedefi olan “İşçilerin Devrimci Eyleminin Birliği”ne ulaşma çabasını şu şekilde ortaya koymaktadır:
ÇIKARKEN
Ülkemizde 1946’lardan sonra emperyalizmin güdümünde gelişen kapitalizm kısa bir sürede milyonlarca işçi yarattı. Bu oluşum süreci, işçi sınıfının kendiliğinden sınıf olma ve 1970’lerde kendisi için sınıf olmaya yönelme sürecidir. Bugün Türkiye işçi sınıfının nüfusu 5 milyona yaklaşmaktadır. Bunun büyük bir bölümü sigortasız ve sendikasızdır. Yani işçi sınıfının ekonomik-demokratik örgütlenmesi ve mücadelesi büyük ölçüde sınırlıdır. Üstelik her türden revizyonist ve reformistlerin etkinliği altındadır. İşçi sınıfının ekonomik-demokratik talepleri ya hiç karşılanmamakta ya da burjuvazinin şu veya bu kesiminin çıkarları ve istekleri doğrultusunda karşılanmaktadır.
Diğer yandan işçi sınıfı ideolojik olarak her türden burjuva ideolojisinin kontrolü altındadır. Bu nedenle işçi yığınları faşist demagojiye, reformist aldatmacalara ve revizyonist hayallere karşı tümüyle açıktır.
Bu sonuçları oluşturan temeldeki eksiklik ise işçi sınıfının bağımsız siyasi örgütlenmesinin henüz gerçekleşmemiş olmasıdır. Bu durum bugünün koşullarında işçi yığınlarının, başta faşist saldırılar olmak üzere, egemen sınıfların her türlü saldırısı karşısında hazırlıksız, örgütsüz ve savunmasız olmaları biçiminde somutlaşmaktadır.
Kısacası, beş milyonluk bu dev ordu egemen sınıfların her yönden gelebilecek her çeşit saldırısı karşısında darmadağınık ve örgütsüz bir durumdadır.
Devrimciler bugün, bulundukları birimlerde, fabrikalarda, işyerlerinde işçi sınıfının bu olumsuz durumunu genellikle birbirlerinden bağlantısız, büyük ölçüde kendiliğinden ve eksiklikler taşıyan bir mücadele sürdürerek aşmaya çalışmaktadırlar.
Devrimciler bu olumsuz durumu aşmak durumundadırlar. Bunun için siyasi çalışmayı temel alan örgütlü, programlı, disiplinli bir çalışmayı hayata geçirmenin koşullarını yaratmak doğrultusunda bilinçli ve kararlı bir mücadele sürdürmelidirler. Ancak devrimciler böyle bir mücadelede karşılaşabilecekleri teorik ve pratik sorunlar konusunda aydınlatıcı olacak ve işçi yığınlarıyla bağlarını geliştirmelerini hızlandıracak bir araçtan yoksundurlar. İşte İşçilerin Sesi bu görevi yerine getirmeye çalışacaktır.
İşçilerin Sesi, işçilerin içinde çalışan devrimcilere, devrimci işçi önderlerine yol göstermek için çaba sarf edecek, işçi yığınlarının reformist ve revizyonist zincirleri kırma mücadelesine yardımcı olmaya çalışacaktır. İşçilerin Sesi‘nin bu işlevini yerine getirebilmesi için, tüm devrimci ve işçi arkadaşların her türlü sorunlarını, reformist ve revizyonist ihanetleri, işçiler üzerinde oynanan her türlü gerici oyunları (ırk, mezhep ayrımı, bölgecilik, yabancı-yerli işçi ayrımı vb.), faşist tertip ve saldırıları ve bütün bunları nasıl boşa çıkardıklarını ve püskürttüklerini bize yazmaları gerekir. Çünkü çeşitli alanlardaki ve bölgelerdeki bu tür mücadele deneyimleri Türkiye’nin diğer bölgelerindeki arkadaşlarımız için eğitici ve yol gösterici olacaktır.
Doğaldır ki devrimci işçilerin sesi esas olarak tek tek fabrikalarda, maden ocaklarında, kırsal kesimde, tüm işyerlerinde, yani hayatın içinde tabanda sürdürülen çok yönlü mücadelede yükselecektir.
Bu sesin her yükselişinde korsan ve sarı sendikalar zincirinin halkaları birer birer kırılacaktır.
İşçilerin devrimci eyleminin birliği ancak bu şekilde sağlanacaktır.